Pankreatit
Akut pankreatit ne demektir?
Ani başlayan bir pankreas inflamsayonudur (yangı). Olay bir anlamda pankreasın değişik derecelerde hasar görmesi olarak da özetlenebilir. Bu hasar bazen pankreas hücrelerinin ölümüne neden olabildiği gibi, ortaya çıkan bazı kimyasal maddelere bağlı olarak gelişen olaylar vücudun tamamını ilgilendiren genel bir felaket haline de dönebilir.
Başka kelimeler ile ifade etmek gerekirse; pankreas hem iç salgı (endokrin: Örn. İnsülin) hem de dış salgı (ekzokrin: Örn. Amilaz, lipaz,tripsin…) yani sindirime yardımcı maddeler salgılar. Bu dış salgı içindeki maddeler inaktif formda olup, bağırsakta aktif hale geçerler ve yağ, şeker ile proteinlerin parçalanmasını sağlarlar. İşte akut pankreatitte bu maddeler bir şekilde daha pankreas içindeyken veya bir nedenle çevre dokulara ulaşarak aktif hale geçip dokuları parçalamaya başlarlar. Akut pankreatit bu kontrol dışı dokuların parçalanması olayına karşı vücudun ortaya koyduğu savunmanın ve sonuçlarına verilen isimdir.
Akut pankreatit nedeni nedir?
Akut pankretitin bir çok nedeni vardır. En sık rastlanılanı ise safra kesesi taşlarıdır. Safra kesesindeki taşlar kesenin kasılması ile ana safra kanalına dökülebilirler ve bu hepimizin bildiği gibi tıkanma sarılığı nedeni olabilir. Bu safra kesesinde taşları olan kişilerin korktuğu komplikasyonlardan biridir. Halbuki çok daha önemlisi bu taşların akut pankreatite neden olabilmeleridir. Safra kanalına düşen taş ya kanal çıkışını tıkayarak ya da çıkıştan zorla da olsa geçip bağırsağa düşerken yarattığı olaylara bağlı olarak pankreas kanalında da değişik derecelerde tıkanıklık, basınç artması, hasar ve kanaldakilerin çevreye sızmasına neden olabilir. Aktif hale geçen enzimler çevredeki sağlıklı dokuları parçalamaya başlayabilir. Akut pankreatitin safra taşından sonra ikinci sırada gelen nedeni ise yoğun alkol kullanımıdır. Alkol de direkt ve indirekt yollardan benzer zincirleme reaksiyonları başlatabilir. Bu en sık iki neden dışında, çocuklarda kabakulak, erişkimde hiperlipidemi (kan yağlarının yüksekliği), kanal darlığı, pankreasın bazı doğmalık anomalileri, travma, nadiren de olsa hamilelik, veya hiçbir neden olmaksızın da akut pankreatit gelişebilir.
Kaç tip akut pankreatit vardır?
Eskiden beri çok çeşitli tanımlamalar yapılmakla birlikte, günümüzde hastalığın ağırlığını da gösteren 2 tip akut pankreatitten bahsedebiliriz: 1. Akut ödematöz pankreatit 2. Akut nekrotizan pankreatit.
Akut ödematöz pankreatit nedir?
Akut pankreatitlerin dörtte üçünü oluşturur. Hafif akut pankreatit de denir. Pankreasta minimal hasar olur. Ancak ciddi sorunlar yaratmadan, cerrahi tedavi gerektirmeden tamamen iyileşir ve geride kalıcı bir pankreas hasarı kalmaz.
Akut nekrotizan pankreatit nedir?
Akut pankreatitin yaklaşık dörtte birlik kısmını oluşturur. Ağır akut pankreatit de denir. Pankreas dokusunda ve hatta çevre dokularda ağır hasar, doku ölümü ile seyreder. Olayın ağırlığı ve tetiklediği değişik mekanizmalar nedeni ile solunum sistemi, böbrekler ve dolaşım sistemi de ciddi şekilde etkilenebilir. Dolayısı ile hayatı ciddi tehdit eden bir durumdur. Yoğun bakım gerektirir. Çok sayıda cerrahi müdahale gerektirebilir. Her türlü desteğe ve tedaviye rağmen vakaların %30’u kaybedilebilir. İyileşme olsa bile pankreas değişik derecede hasar görmüş ve fonksiyon kaybına uğramıştır. Bunun derecesine göre pankreas yetersizlik bulguları oluşabilir.
Akut pankreatit bulguları nelerdir?
Bulgular ani başlar. En belirgin bulgu karın ağrısıdır. Karın üst bölümünde künt vasıflı, özellikle sırta ve kuşak tarzında bele yayılan şiddetli bir ağrıdır. Bulantı kusma ve ateş tabloya eşlik edebilir. Hastaneye müracaatı zorunlu kılan bir tablo gelişir.
Tanı nasıl konur?
Bu konuda deneyimli bir cerrah, klinik tablo ve bazı laboratuar testleri ile (özellikle kan amilaz ve lipazının çok yüksek olması…) tanıyı rahatlıkla koyar. Özellikle çekilen ilaçlı bilgisayarlı tomografide pankreasın hasarı hakkında fikir edinilebilir.
Akut pankreatit tedavisi?
En kritik sorun akut pankreatitin tipini belirlemek ve nedeni ortaya koymaktır. Eğer ortadan kaldırılabilir bir neden ise (Ör.: kanalı tıkamış bir safra taşı) nedenin süratle ortadan kaldırılması tablonun süratle düzelmesine neden olur. Hangi tip olursa olsun tedavi genel prensipler doğrultusunda pankreası dinlendirmek yani ağızdan gıda alımını kesmek, damardan beslemek ve pankreastaki hasarın seviyesini bilgisayarlı tomografi ile takip etmek olarak başlar. Hafif formda, görüntülemede doku kaybı olmaksızın olayın 3-5 gün içerisinde gerilediği klinik bulguların (şikayetlerin) süratle gerilediği gözlenir ve ilave tedavi gerekmez. Ancak, değişik derecede doku ölümü (nekroz) saptanması ağır form ile karşı karşıya kalındığını gösterir ki bu özellikle uzman bakımı gerektirir. Doku kaybının seviyesinin takibi, bu ölü dokuları ölümcül bir komplikasyon olan infeksiyondan koruma, bozulan diğer sistemler ile mücadele, ameliyat zamanının planlanması (en önemli faktörlerden biri)… gibi hamleler iyi hesaplanarak ve zamanında yapılmalıdır. Yanlış strateji ölüm ile sonuçlanabilir. Bu nedenle deneyim çok önemlidir. Akut pankreatit atağı sonrası ne yapılmalı? Akut atak atlatılır atlatılmaz, altta yatan neden ortadan kaldırılmalıdır. Aksi halde tekrarı kaçınılmaz olur. Neden safra kesesindeki taşlar ise, safra kesesi alınmalı, alkol ise alkol alımına son verilmeli,… gibi. Eğer değişik derecelerde pankreas yetersizliği gelişir ise (sindirim bozukluğu , şeker hastalığı gibi) bunlar ile de ayrıca mücadele edilebilir.
Akut pankreatitin komplikasyonları nelerdir?
Hafif form genellikle komplikasyonsuz iyleşir. Ancak sık görülen komplikasyonlar kist gelişimi, pankreas apsesi ve fistüldür (pankreas sıvılarının dışarıya akması).
Pankreas kanseri
Pankreastaki sağlıklı hücreler anormalleştiğinde ve çok hızlı çoğalmaya başladığında pankeras kanseri gelişir. Anormal hücreler pankreasta tümör olarak adlandırılan bir kütle oluştururlar. Bir tümör vücudun diğer kısımlarına yayılma becerisine sahipse malign (habis) olarak nitelendirilir. Malign tümör için kullanılan diğer bir terim kanserdir. En sık görülen malign pankreas tümörleri adenokarsinom olarak bilinen ve sindirim enzimlerinin üretiminde yer alan hücrelerden köken alan tümörlerdir. Bu hücreler, sindirim ve pankreas sıvısının içinden aktığı pankreas kanalının yüzeyini kaplarlar (kanal hücreleri). Kanser adacık hücrelerinde de oluşabilir ancak bu daha seyrek görülen bir durumdur. Pankreas kanalı hücrelerinin kanseri genellikle pankreas kanseri ya da pankreas adenokarsinomu olarak adlandırılır.
Pankreas kanserine neden olan nedir?
Beslenmeyle ilişkisi olabilir. Ancak sigara tüketimi gibi yaşam biçimiyle ilişkili alışkanlıklar ya da etnik kökenle ilişkili olduğu gösterilmemiştir.
Semptomlar
Pankreas kanserinin tüm semptomları, pankreasın konumuna ve vücuttaki diğer organlarla ilişkisine temellendirildiğinde kolaylıkla açıklanmaktadır.
Pankreas kanserinin semptomları aşağıda sıralanmıştır:
Sarılık. Sarılık deride ve gözlerde sararmaya, koyu renkli idrara ve açık renkli dışkılamaya neden olur. Bilirubin adı verilen bir madde kanda biriktiğinde sarılık oluşur. Bilirubin karaciğerde yapılır. Buradan safra kanalına gider, pankreastan geçer ve ince bağırsağın bir bölümü olan duedonuma boşalır. Safra kanalı bloke olduğunda (örneğin bir tümör tarafından) bilirubin kanda birikir. Bu birikim bireyin gözle görülür biçimde sararmasına neden olur.
Ağrı
Pankreas tümörü sırtta ve üst batında bulunan sinirlere bası yaptığında bu bölgelerde ağrı oluşur.
Sindirim güçlüğü, iştah eksikliği, bulantı ve kilo kaybı.
Bu semptomlar pankreas tümörü mideye ve ince barsağa bası yaptığında ortaya çıkar. Sindirimle ilişkili sorunlar, tümörün konumundan bağımsız olarak başka karmaşık nedenlerden de kaynaklanabilir.
Aniden ortaya çıkan diyabet ya da diyabetik hastalarda kan şeker kontrolünde gözlenen ani değişiklik. Diyabeti pankreas kanseriyle ilintileyen kesin mekanizma araştırılmaktadır. Diyabet, pankreas kanserinin erken semptomu ya da ilişkili bir risk faktörü olabilir.
Pankreas kanseri tanısı nasıl konur?
Pankreastaki tümörü belirlemek kimi zaman oldukça güçtür. Semptomlar her zaman belirgin değildir, genellikle aşamalı olarak gelişir. Pankreas kanseri tanısı koymaya ve kanserin başka yerlere yayılıp yayılmadığını belirlemeye yönelik birçok tıbbi test kullanılmaktadır.
Aşağıda belirtilmiş olanlar ve diğer testler, pankreas kanseri olup olmadığınızı ve kanserin yayılıp yayılmadığını belirlemek için kullanılabilir.
Kan testleri
Bu testler karaciğer ve diğer organların fonksiyonlarını ölçmektedir. Tek başına hiçbir kan testi pankreas kanseri tanısı koymaya yeterli değildir.
Ultrason
Bu test, küçük bir televizyon ekranında görebileceğiniz bir resim oluşturmak üzere ses dalgalarını kullanmaktadır. Görüntü pankreasın boyutunu ve olasılıkla tümör varlığını gösterebilir. Ultrason genellikle batın yüzeyine bir probun yerleştirilmesiyle yapılır. Gelişen teknolojiyle ultrason probları endoskopların ucuna yerleştirilmekte, böylece mide ve duodenum (Bakınız aşağıda ERCP) incelenebilmektedir. Endoskopik ultrason (EUS) ERCP sırasında yapılabilir ve pankreastan biyopsi (örnek) almak için kullanılabilir.
Bilgisayarlı tomografi (BT)
Özel bir X ışını aygıtıyla vücudun ayrıntılı resimleri elde edilebilmektedir. Bu tarama kanserin ne derece yayıldığını gösterebilmektedir. BT taraması tümörün cerrahi müdahaleyle çıkarılıp çıkarılamayacağını belirlemede kullanılan birincil testtir.
PET tarama
PET (pozitron emisyon tomografisi) taraması, normal hücreleri hızlı bölünen kanser hücrelerinden ayrımsayabilen daha yeni bir teknolojidir. PET taramaları göğüs grafisi, BT ve MRI taramalarından sonra tümörün habis ya da selim olduğunun, veya kanserin göğüs boşluğuna yayılıp yayılmadığının belirlenmesinde kullanılır.
Endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERCP)
Bu test sırasında bir endoskop (esnek tüp) boğazınızdan geçirilerek mideye ve ince bağırsağa gönderilir. Hekim endoskop aracılığıyla bölgeyi görür, safra kanalına ve pankreas kanalına boya enjekte edebilir. Bu test, söz konusu kanallarda tümörden kaynaklanan bir basıyla oluşan daralmaları gösterebilir. Stent adı verilen küçük bir tüp sarılığın giderilmesi için safra kanalınıza yerleştirilebilir (safra kalanı bir tümör tarafından bloke edilmişse).
Not: Safra kanallarına plastik bir stent yerleştirilen, sarılık deneyimleyen hastalarda stentin bloke olduğu koşulda enfeksiyon riski oluşur. Safra stenti olan bir hastada gelişen ateş (38.5C ve yukarısı) ya da sarılığın yeniden oluşması acil tedavi gerektiren durumlardır. Bu semptomları deneyimlediğinizde hekiminizi ya da acil servisi arayınız.
İnce iğne aspirasyonu (İİA):
Bir tümör tanımlandığında iki şekilde biyopsi yapılabilir (örnek alma): endoskopik ultrason (EUS) ya da BT yönlendirmeli biyopsiler.
EUS yönlendirmeli İİA, hekimin tümörü görmesine olanak tanıyan bir ultrason probuyla donatılmış özel bir endoskopla gerçekleştirilir. Endoskobun ucundaki ince bir iğne tümörden örnek almada kullanılır.
İİA, BT taraması sırasında gerçekleştirilirken, hekim ilk önce lokal bir anestezik enjekte eder daha sonra ince iğne deriden vücuda girer, batından geçerek pankreasa ulaşır. BT taraması tümörün kesin konumunun bulunması açısından hekime yol gösterir. Hücrelerin örneklendiği ve ardından mikroskop altında incelendiği bu süreç biyopsi olarak adlandırılmaktadır.
Anjiyografi
Bu testte pankreastaki ve etrafındaki damarlar incelenir. Radyoloji bölümünde lokal anestezi altında yapılır. Küçük bir kateter üst bacaktaki bir artere yerleştirilir. Kan damarlarına boya enjekte edilir, boya pankreasa ulaşır ve x ışınlarıyla resmi çekilir. Bu resimler cerraha ameliyatı planlamasında yardımcı olabilir.
Laparoskop
Bu test ameliyathanede genel anestezi altında gerçekleştirilir. Cerrah, batında açılan yarım inçlik bir kesiden ufak bir kamera yönlendirir. Batındaki organlar doğrudan incelenebilir. Bu test, pankreas tümörünün diğer organlara ya da yapılara yayılıp yayılmadığının belirlenmesinde kullanılır.
Not: Testlerin tamamlanması için hastanın geceyi hastanede geçirmesi genellikle gerekmez. Araştırmaya yönelik cerrahi, pankreas tümörlerinin ya da diğer normal dışı durumların belirlenmesinde çok seyrek uygulanır.
Tedavi
Tedavi hastalığın derecesine ve sizin genel sağlık durumunuzla ilişkilidir. Test sonuçlarınız hekiminizin sizin için en uygun tedavi programını planlamasına yardımcı olacaktır.
Pankreas kanserinde üç ayrı tedavi yaklaşımı uygulanmaktadır. Bu tedavilerden biri ya da bu tedavilerin kombinasyonu kullanılabilir.
Cerrahi.
Bu tedavi yaklaşımında tümörün çıkarılması söz konusudur.
Kemoterapi.
Bu tedavide kanser hücrelerinin öldürülmesi için çeşitli ilaçlar kullanılır. İlaçlar genellikle intravenöz yoldan uygulanır (bir damar aracılığıyla kan dolaşımına verilir). Tümör hücrelerini radyasyon tedavisine karşı daha duyarlı hale getirmek için radyasyon terapisi kemoterapiyle birlikte verilebilir.
Radyasyon tedavisi (radyoterapi olarak da adlandırılır). Bu yaklaşımda kanser hücrelerini öldürmek ve tümörlerin büyümesini engellemek için X ışınları ya da diğer yüksek enerjili ışınlar kullanılır.
Kemoterapi ya da radyasyon tedavisinin yan etkileri var mıdır?
Kemoterapi ve radyasyon tedavisi çok güçlü tedaviler oldukları için bazı yan etkilere neden olabilirler. Kemoterapinin yan etkileri verilen ilaca göre değişkenlik gösterir. Radyasyon tedavisinin sık bildirilen yan etkileri yorgunluk, iştah azalması, bulantı, karında kramplar ve ishaldir. Hekiminiz hangi yan etkiyi deneyimleyebileceğiniz ve bununla nasıl başa çıkabileceğiniz konusunda sizi bilgilendirmelidir.
Bir Tedavi Seçeneği Olarak Cerrahi
Bir tümör çıkarılabilir olduğunda göz önünde bulundurulan ilk edim kemoterapi ve radyasyon terapisiyle birlikte cerrahi müdahaledir.
Tümör pankreasın baş bölümündeyse pankreasın sağ yarısı, midenin ve ince bağırsağın bir kısmı genellikle çıkarılır.
Bu operasyon pankreatikduodenektomi olarak adlandırılır. İlk olarak 1935 yılında Dr. A. O. Whipple tarafından tanımlanmıştır, bu nedenle Whipple prosedürü olarak da anılır.
Ameliyattan sonra bir ya da iki gün Cerrahi Yoğun Bakım Biriminde kalmanız gerekecektir. Hastanede kalma süreniz yaklaşık iki haftadır. Yaşadığınız yer ameliyatınızın gerçekleştirildiği hastaneye uzaksa, taburcu olduktan sonra bir ya da birkaç hafta hastaneye yakın bir yerde kalmanız gerekli olacaktır. Normal etkinliklerinize dönmenden önce bir ya da iki ay evde dinlenmeniz gerekebilir.
Tümör iğne biyopsisiyle tanımlandıysa cerrahi müdahaleden önce kemoterapi ve radyasyon tedavisii alabilirsiniz. Öncelikli olarak ameliyatın gerçekleştirildiği olgularda kemoterapi ve radyasyon terapisine ameliyattan yaklaşık 4 ila 8 hafta sonra başlanmaktadır. Pankreas kanseri tedavisinde tek başına cerrahi uygulaması yaygın görülen bir uygulama değildir.
Kanser hücrelerinin radyasyona daha duyarlı hale gelmeleri için radyasyon terapisiyle birlikte düşük dozda kemoterapi uygulanabilir. Radyasyon terapisi 2 ila 5 hafta süresince genellikle günde bir kez uygulanır (Pazartesiden Cumaya kadar). Kemoterapi intarvenöz yoldan verilir. Kemoterapi çizelgesi verilen ilaca bağlı olarak değişir.
Kemoterapi ve radyasyon terapisi alan hastaların hastaneye yatması genellikle gerekli görülmez.
Beslenme hakkında
Ameliyattan önce.
Birçok pankreas kanseri hastası tanı konduktan sonra kilo kaybetmektedir. Buna karşın tedaviden önce, tedavi sırasında ve tedavi sonrasında kilonun korunması büyük önem taşımaktadır.
İyi bir beslenme yan etkilerin en aza indirgenmesine ve tedavinin oluşturduğu hasarın onarılmasına yardımcı olacaktır. Kemoterapi ve radyasyon terapisinin neden olduğu yan etkiler yemek yeme kapasitenizi etkileyebilir ve vücudunuzun alışık olduğundan daha fazla kaloriye ihtiyaç duymasına yol açabilir.
Yüksek oranda protein ve kalori içeren besinlerin az miktarlarda ancak sık yenmesi (günde 4 ya da 5 kez) vücut ağırlığınızı ve direncinizi korumanıza yardımcı olacaktır. Beslenme önerileri başlığı altında bir liste verilmiştir. İntravenöz beslenme ya da tüple beslenme gibi uygulamalar ve beslenme tedavisi gerekli görüldüğü durumda kullanılabilir.
Ameliyattan önce ve sonra.
Bir diyetisyen beslenmeyle ilişkili ihtiyaçlarınızın planlanmasında size yardımcı olacak değerli bir kaynaktır. Ulusal Kanser Enstitüsünün www.cancer/gov/cancerinformation adresinden, kanser hastalarının beslenmeyle ilgili ihtiyaçları hakkındaki bilgilere ulaşabilirsiniz.
Ameliyat sonrası
Ameliyat olduğunuzda küçük bir beslenme tüpü (jejunostomi tüpü ya da J-tüp) olasılıkla ince bağırsağınıza yerleştirilir. Bu tüp yüksek kalori içeren bir sıvıyı diyetinizi desteklemek için doğrudan ince bağırsağa salıverir. İkinci bir tüp (gastrostomi tüpü ya da G-tüp) ise cerrahi müdahale sonrası bulantı ve kusmayı önlemek için midenize yerleştirilir (bakınız Şekil 3).
J-tüpüyle beslenme süreci ameliyat sonrası bir ila üçüncü günlerde başlar, toleransınıza bağlı olarak yavaşça gelişir. Genellikle on beşinci günde hemşire G-tüpünü birkaç saat için kapatır sonra yaklaşık bir saat süreyle açar böylece mide içeriğinin boşaltılmasına yardımcı olur. Uygulanan ameliyatın doğası gereği normal mide işlevlerinin geri kazanılması birkaç gün sürebilir.
Ameliyat sonrası öncelikle sıvıyla beslenecek, toleransınız ve midenizin boşaltım becerisi doğrultusunda normal beslenmeye geçeceksiniz. Ağızdan besin alımına destek vermek amacıyla tüple beslenme kullanılabilir. Taburcu edildiğinizde normal beslenmeye devam edeceksiniz, iyileşmeniz ve direncinizi geri kazanmanız için geceleri tüple beslenme önerilebilir. Tüple beslenme gereksinimi zaman içinde azalacak ve ağızdan daha iyi beslenmeye başladıktan sonra sonlandırılacaktır.
G-tüpü ve J-tüpü ameliyatın ardından birkaç hafta sonra, kontrol vizitinde anesteziye gerek olmadan çıkarılabilir. Kolay bir işlemdir, ağrı ve acıya neden olmaz.
Ameliyat Sonrası Yapılacaklar
Hastaneden taburcu olup eve giderken olasılıkla aşağıdaki ilaçları kullanmanız gerekecektir.
Pankreas enzimleri
Hastalığınız ya da pankreasın bir kısmının çıkarılmış olması vücudunuzun besinleri kabul etme biçimini değiştirebilir. Diğer bir deyişle öğünlerden, hafif yemeklerden önce enzim almanız ya da yediklerinizi sindirmenize yardımcı olacak takviyeler kullanmanız gerekecektir. Bu enzimleri kullanmanıza rağmen ishal deneyimliyorsanız lütfen hekiminize ya da hemşirenize danışınız.
Mide ülserlerini önlemeye yönelik ilaçlar
Bu tip ameliyatlardan sonra mide ülserinin gelişme riski daha fazladır. Her akşam yatmadan önce antiülser ilaçları kullanmanız gerekebilir.
Rutin kontroller için her üç ya da dört ayda bir kliniğe ya da özel doktorunuza görünmeniz istenecektir.
Ameliyattan sonra yorgunluk, ishal, kilo kaybı ve öğünlerden sonra ortadan kaybolmayan bir “doluluk” hissi deneyimleyebilirsiniz. Birkaç hafta sonra bu duyumsamalar kaybolur, normal beslenmenize ve rutin işlerinize dönebilirsiniz.
Tümörün Cerrahi Müdahaleyle Çıkarılamadığı Durumlar
Tümör pankreastan başka yerlere yayılmışsa cerrahi müdahale bir yarar sağlamayacaktır. Metastaz yapan (yayılan) pankreas kanserleri için en etkili tedavi biçimi kemoterapidir.
Daha etkin ilaçlar üretildikçe pankreas kanserine yönelik tedavi seçenekleri de değişebilir. Hekiminiz çeşitli tedavi seçeneklerinin riskleri ve faydaları konusunda sizi ve ailenizi bilgilendirecektir. Tedavi kararıyla ilişkili olarak durumunuzu anlamanız ve kendinizi rahat hissetmeniz için kanser ve tedaviyle ilgili aklınıza gelen her türlü soruyu hekiminize yöneltin.
Birçok kişi pankreas kanseri olgularında yaşam süresi ya da prognozla ilişkili istatistikler konusunda bilgi sahibidir. İstatistikler yararlı olmalarına karşın yanlış yönlendirmelere neden olabilirler. Prognozla ilgili sorularınız olduğunda hekiminize danışın. Hekiminiz sizin hakkınızda en fazla bilgiye sahip olan ve bu konuları sizinle tartışabilecek tek kişidir.
Pankreas Kanseriyle Yaşamak
Kanser hastası olmak sizin ve aile bireylerinin yaşamını birçok yönden değiştirebilir. Siz ve aileniz kanser tanısıyla yüzleştiğinizde şok geçirebilir, üzülebilir, kızabilir, korkabilirsiniz ya da kafanız karışabilir.
Bu duygular zaman zaman artar ve azalır; bu deneyim lunaparkta bindiğiniz hız treninde deneyimlediğiniz duyguyla karşılaştırılır.
Kanser, kanser tedavisi ve bunların yaşamınız üzerideki etkisi hakkında pek çok sorunuz olabilir. Bu soruları yanıtlayacak en yetkin kişiler hekimler ve hemşirelerdir.
İşinizin, maddi durumunuzun ve aile ilişkilerinizin ne şekilde etkileneceği hakkında da bazı sorularınız olabilir. Tedavinizden sorumlu olan ekip finansal sorunlarınız, ulaşım, evde bakım ve psikolojik destek konularında yardımcı olabilecek hizmetleri ve kurumları size önerebilirler.
Ciddi bir hastalıkla birlikte yaşamak zor ve mücadele gerektiren bir süreçtir. Duygu ve düşüncelerinizi konunun uzmanı biriyle ya da benzer süreçleri deneyimlemiş hastalarla paylaşmak size yardımcı olabilir. Bu konuları bir din görevlisiyle konuşmak size daha kolay gelebilir. Hekiminiz ya da diğer sağlık personeli destek grupları, danışmanlık hizmetleri ya da diğer kaynaklara ulaşabilmeniz konusunda size yardımcı olacaklardır.
Beslenme önerileri
- Vücut ağırlığınızı korumaya çaba gösterin
- Az ama sık yemek yiyin
- Hafif yemekleri her an hazır bulundurun
Hafif yemek önerileri
- Simit ve krem peynir
- Ayran ve mısır ekmeği
- Tarçınlı tost
- Kola ve dondurma
- Süzme peynir ve meyve
- Muhallebi ve pudingler
- Kuru üzüm ve kuru kayısı
- Tahıllar ve süt
- Taze meyve
- Sütlü ya da sütsüz gevrekler
- Katı pişmiş yumurta
- Sütle yapılan hazır içecekler
- Peynir ve kraker
- Peynirli tost
- Etli tost (1/2) ve meyve suyu
- Süt ve dondurmadan yapılmış milk shake
- Süt ve kurabiye
- Fıstık ezmesi ve kraker
- Fıstık ezmesi ve sandviç
- Fıstık ezmeli tost
- Pizalar (domatesli, düşük yağ içeren peynirli)
- Taze sebzeler sosla birlikte
- Şerbetler
- Krep ya da çörekler
- Yoğurt (sade ya da meyveli)
Besin destekleri hafif yemeklere dahil edilebilir. Bu konuyla ilgili olarak bir diyetisyenle görüşmek isteyebilirsiniz. Tedavi süresince beslenmeniz hakkında aklınıza gelen sorular için hekiminize ya da hemşirenize danışınız.
Pankreas Kistleri
Pankreas kistleri nedir ve kaç kez olurlar?
Pankreas kanallarının bir tanesinin tıkanmasıyla kistlerin gelişme nedeni olabileceği sanılmaktadır. Veya pankreatit hastalığı sonucunda da gelişebilecekleri tahmin edilmektedir. Bu kistler geliştiği zaman (fazla rastlanan anormal cisimler değildir) bunların büyüklüğü bir üzüm tanesi ile bir karpuz arasında değişik olabilecektir.
Pankreas kistleri tehlikeli midir?
Hayır. Küçükleri önemsizdir ve bir şey yapılması gerekmez. Büyüklerinin ise, yandaki organlara baskı yaparak bunların fonksiyonlarını bozabileceğinden, ele alınmaları gerekecektir.
Pankreas kisti nasıl teşhis edilir?
Büyük kistler doktor muayenesi sırasında, üst karın bölgesinde sancı yapmayan yuvarlak şişkinlikler olarak meydana çıkacaktır.
Pankreas kistlerinde ne gibi cerrahî müdahale tavsiye edilmektedir?
Kist ameliyatla alınacaktır. Büyüklüğü, bağlı olduğu yerler veya bulunmakta olduğu yer bakımından ameliyat, teknik yönden mümkün olmayacaksa, kistteki sıvı drenaj suretiyle alınacaktır. Kist boşluğuna birçok lâstik boru yerleştirilmekte ve burada haftalarca bırakılmaktadır. Bu borular kist kendiliğinden çökünceye ve kendi kendine doluncaya kadar yerinde kalacaktır. Bazı hallerde kist mideye dikilmekte ve içten drenaj yapılması yoluna gidilmektedir. Bu metotla çok kez çabuk bir tedavi elde edilebilmektedir.
Pankreas kistlerinden, devamlı olarak kalan geçici etkiler olur mu?
Hayır. Birkaç hafta ile birkaç ay arasında normal hazım ve pankreas fonksiyonları çalışmaya başlamış olacaktır.